Çocuğa ve çocukluğa bütüncül bir bakış açısıyla eğilen Waldorf yaklaşımında çocukların akademik beceriler geliştirmesi kadar sosyal-duygusal beceriler geliştirmesi de pekiştirilir. Öğrenme masa başında didaktik bir şekilde gerçekleşmez. Aksine, çocukların gerçek işler yaparak gerçek sorumluluklar alması hedeflenir. Çünkü ancak gerçek hayatla ilişkili işler yapan çocuklar gerçek bir sorumluluk bilinci geliştirebilirler.
Her bir çocuğun ve bütün olarak insanlığın gelişimi ve geleceği, yaşamın ilk yedi yılında edinilen sağlığı destekleyici deneyimlere bağlıdır. Bu sağlıklı gelişimi destekleyen de neşe, hayret ve saygıyı yücelten sevgi dolu samimi bir ortam ve çocuğa rehberlik etmektir. Küçük yaştaki çocuklarla çalışmanın en temel unsuru ise eğitmenin içsel tutumudur, çünkü çocuk eğitmeni örnek alarak onu taklit eder. Bu nedenle Waldorf eğitmeninin görevi sürekli bir araştırma ve kendini geliştirme sürecini gerektirir.
Waldorf yuvalarında, en küçük çocukların bakımevlerinde, anne-baba ve çocuk gruplarında ve başka kurumlarda daha ileriki öğrenme dönemlerine ve bedensel sağlığın gelişimine yönelik temeller ile ömür boyu sürecek sosyal, duygusal, entelektüel ve ruhsal-tinsel büyüme ve gelişme zemini yaratılır.
İnsanın bireyselliğinin gelişimi anlayışına dayanan bu eğitim, çocukluk onurunu korur ve ona saygı gösterir. Bu eğitimin içeriğinde çocuğun doğum öncesinden başlayıp ilk üç yılda ki en önemli yürüme, konuşma ve düşünme yetilerinin gelişmesini de kapsayarak yedi yaşına kadar süren katmerli gelişimiyle ilgili kavrayış bulunmaktadır.
Waldorf erken çocukluk eğitimindeki aktiviteler çocukların yaşa dayalı gelişim ihtiyaçlarını göz önüne alır. Bu bağlamda ilk üç yaşta istekle yönlenen fiziksel aktiviteden yola çıkar, sonra fantezi dolu oyunlardan geçerek okul çağı için gerekli öğrenmeye yönelik daha bilişsel bir yaklaşıma doğru evrilir.